12 Eylül 2007 Çarşamba

REÇETESİ YOK…

REÇETESİ YOK…
Efendim geçenler de bir arkadaş toplantısındayım bir arkadaşımın evine hırsız girmiş,tam anlatmaya başlıyacaktı ki herkes bir hırsızlık olayı anlatmaya başladı bir de baktım ki benim bile unuttuğum 2-3 tane olay çıktı…
Yaptığımız araştırmalarda 25 bin kadar kayıtlı hırsız varmış…Avrupa ülkelerinde yaptığımız araştırmada maksimum 600 kadarmış…Biz yine bir Türk dünyaya bedel hesabı hırsızlık olayları ve hırsızlık mesleğiğle yine Avrupa’ya bedel oluyoruz..
Üstelik her geçen gün hızla artıyor hatta ön kapıdan alınıp yersizlik nedeniyle arka kapıdan çıkıyorlar…Eh,Ülkede ilerleme yok diyenlere belki bunu sunabiliriz!!!
Bu acaba
toplumsal bir eğilim mi?…Çünkü düşünürsek hayatımızın her kesiminde hırsızlık var…
Gıda maddelerinde hile var,mütahitlerin yaptıkları konutlar da hile var,konutların yarısı ya eksik malzemeyle yapılıyor yada çalıntı arazi üzerine…Su , elektrik çalıntı..
Devlet yatırımlarının sadece yüzde 15’i yerine ulaşabiliyor, gerisi çalınıyor.
Vergi hırsızlarını tesbit etmenin olasılığı yok…
Bağışlanan organlar kayıp…
Yoksullar için hazırlanan Yeşil Kart’tan, felaketzedeler için gönderilen yardımlar dahi çalınıyor nereye gittiği tesbit edilemiyor..
O zaman bu iş kanımızda var yani,hani kanımı kessen sar-lacivert akar gibi sloganlar milada karışıp hani kanımı kessen çalıntı akar mı oluyor…
O zaman sormak lazım, hırsızlık toplumsal bir eğilim mi?
VE GALİBA BUNUN REÇETESİ YOK…



Hiç yorum yok: