12 Eylül 2007 Çarşamba

YAŞAMAK

YAŞAMAK
yaşamak ne kadar güzeldir aslında..
sağlıklıyız, işlerimiz yolunda, doğa güzel, hayat güzel..
fakat inişli çıkışlıdır hayat..
her zaman mutlu olamaz, sürekli de acı çekmeyiz..
bu biraz da bizim yaşamı algılayışımız ve beklentilerimizle ilgilidir..
bardağın dolu mu? boş mu? olduğunu görmek gibi..
küçük mutlulukları büyütebilmek gibi..
büyük acıları da küçültebilmek gerekir..
karamsar, bıkkın ve mutssuz hissederiz bazen kendimizi..
anlamı var veya yoktur.. yaşam acı gelmeye başlar zaman zaman..

böylesi zamanlarda durup bir derin nefes almak, küçük molalar vermek gerekir..
yeniden başlamak için kendimizi sorgulamak..
belki de yargılamak!
bize acı veren nedenleri başka yerde aramak doğru değildir..
kişinin en çok kavgası kendisiyle olmalıdır..
kendini aşmayı, yenilemeyi, "yeniden" demeyi bilmek gerekiyor..
yoksa sürekli acılarla yaşamak mümkün..
"acı" ya,
"tat" olarak alışmak mümkün..

internetten gelen bir mesaj bunları düşündürdü bana..
Hintli ustanın "acı çektiğini" söyleyen çırağına, önce bir bardak, sonra göldeki suya bir kaşık tuz karıştırarak tadına bakmasını istemesi..
bardaktaki suyun tadının "acı", göldeki suyun "ferahlatıcı" gelmesi ve ustanın söylemi:

-"Yaşamdaki ıstıraplar tuz gibidir, ne azdır, ne de çok. Istırabın miktarı hep aynıdır. Ancak bu ıstırabın acılığı, neyin içine konulduğuna bağlıdır. Istırabın olduğunda yapman gereken tek şey, ıstırap veren şeyle ilgili hislerini genişletmektir. Onun için sen de artık bardak olmayı bırak, göl olmaya çalış."

bardak olmayı bıraktım..
göl olmaya çalışıyorum..

İNTERNETTE OKUDUĞUM BU YAZI O KADAR ÇOK ŞEY DÜŞÜNDÜRDÜ Kİ BANA SİZLERLE PAYLAŞMAK İSTEDİM…

Hiç yorum yok: